Yol

Oldukça soğuk bir Aralık ayı sabahı sırt çantamı açık olan araba bagajına koyup elimdeki poşetleri de yanına bıraktım. Bagajı kapatıp sürücü koltuğuna geçtiğimde içim hala üşüyordu. Sabah sersemliği ile gelen bir ürpermenin ardından kontağı çevirdim ve İstanbul’a doğru yola çıktım. Camlar gecenin keskin soğuğundan dolayı buz kesmiş, silecekler çalışmıyor. Bir kaç kilometre gittikten sonra uzanıp arabanın kaloriferini açarak ısınmaya başladım. Sabahın ilk saatlerinde bu yolda tek başımayım.

Zaman geçtikçe buzlu camlar çözünmüş, ben de yolun çetin zirvesine ulaşmıştım. Karşımdaki dağların zirvesine çoktan kar yağmıştı. Zirveyi aştıktan sonra sisli ve uzunca bir yoldan ilerliyordum.

Çok geçmeden tabelayı görünce döndüm ve tek şerit ıssız bir yoldan yoluma devam ettim. Sonrasında sağımda bir başına duran ağaca takıldı gözüm, koca bir hiçliğin ortasında bir başına kalmış gibiydi. Arabayı durdurdum. Arabadan indim ve hava gerçekten kemiklerime işleyecek kadar soğuktu. Fotoğraf çektikten sonra yoluma ettim. Yolculuk dostum Anten’in yanınaydı.

Anten, beni tanıyan bir çok kişinin bildiği birisi aslında. Kendisi bundan 5 yıl önce kimsenin sahiplenmediği, hasta ve bir o kadar uysal bir kediydi. Farklı bir kediyi sahiplenmek için gittiğimiz ziyarette sahipleneceğimiz kedinin çılgınca hareketleri sonrası Anten’i getirdiler ve o kucağımıza aldığımız anda uyumaya başladı. O gün dostuluğumuz başladı.

Aradan geçen 5 yılda mutlu olduğum anları paylaştığım, üzgün olduğumda hissedip yanımdan ayrılmayan, küçücük bir hediyeden bile mutlu olan ve bir çok hayat dersi veren dostum oldu kendisi. Şimdi ise kötü bir rahatsızlıktan dolayı veterinerde.

Afyon’a ulaştığımda sis dağılmış, güneş bulutların ardından kendini gösteriyordu. Veterinerin olduğu caddeye girdim ve uygun bir yere park ederek dostumu aldım.

Yola çıkalı 2-3 saat olmuş, güneş kendini bulutların ardına gizlemekten başka bir çare bulamamıştı. Havanın soğukluğu yüksek dağların tepesinden eksik olmayan bulutlardan ve içinden geçip gittiğimiz küçük taşralardan belli oluyordu.

Yorgunluğumu hissettiğim anda bulduğum bir tesise girdim ve arabayı parkettim. İndiğimde sonbaharın tüm renklerini taşıyan yüksek dağlarla, barajdan dolayı mecburen, belki de istemeyerek terk edilen bir köyle ve sular altında kalmış ağaçlarla karşılaştım. Biraz yürüdüm, nefes aldım.

Karşımda terkedilmiş camlarının birkaçı kırılmış evler, boş sokaklar, yanmayan sokak lambaları ve uzun zamandır sokaklarına kimsenin uğramadığı bir köy vardı. Zamanında nice acıya ve mutluluğa şahit olmuş bu yer şimdi ise derin bir sessizlik içerisinde bekliyor. Şimdi kış gelecek, sular yükselecek ve kaybolacak. Bu köyü bilen son insan öldüğünde ise geçmişte aynı kaderi paylaşan bir çok yer gibi yok olup gidecek.

Şimdi o köye yıllar önce büyük bir heyecanla evini yapan gencin, gelen resmi bir yazı ile apar topar orayı terk edip, sular altına gömülmesini izlediği anı düşündüm o an. Belki de böyle bir şey hiç olmadı ama olsun, bunu hissetmek bile hayatta olduğunu hissettiriyor insana.

Arabaya bindim, yağmur çiselemeye başladı. Bu sefer acele etmedim, yan koltuktaki dostumu sevdim biraz. Hasta ve yorgundu. Onu sevdiğimde uykusundan uyandı, başını kaldırıp bana doğru bakmaya başladı. Her zaman olduğu gibi, bu seferde beni anladığını anladım. Sonra uyudu.

Yağmur devam ediyor, ben arabada sessizce bekliyordum. Arkamdaki otoyolda büyük bir telaşla insanlar bir yerlere yetişmeye çalışıyordu. O an anladım, yetişmem gereken bir yoktu ve gökyüzünü izledim.

0 Shares:
Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

You May Also Like
Devamını Oku

Gent’e Veda Ederken

İzmir’de yaşadığım dönemde bir akşam dolabımda okunmayı bekleyen onca kitap arasından bir kitabı seçerek sayfalarını karıştırmaya başladım. Beni…
Devamını Oku

Vapur

‘Beşiktaş – Kadıköy vapuru boğazın hafif dalgalı sularında yavaşça iskeleye yanaşırken ben, kalabalıktan sıyrılmış iskelenin kapalı yolcu kapısındaki…
Devamını Oku

Kül Tablası

Sonbaharın kasvetli renkleri çoktan İstanbul’a hakim olmuştu ve havanın kara bulutlarla kaplı olduğu bir akşam üstü salonda masamda…
Devamını Oku

2017 Vedası

İstanbul’un en kalabalık meydanlarından birini gören bir köşede, duvara yaslanmış yeni yıla girmenin heyecanını yaşayan insanları izliyorum. Gökyüzü,…